Modern anlamda bildiğimiz akvaryum balıkçılığının tarihi günümüzden binlerce yıl öncesine kadar gidiyor. Dünya üzerinde bilinen en eski akvaryumcular, en az 4.500 yıl önce balıkları yapay göletlerde tutan Sümerlerdi, ki kayıtlar Mısır ve Asur’dan kalma.

Öte yandan, dünyanın en eski toplumlarından olan Çinliler, muhtemelen balık yetiştirmek konusunda başarılı olan ilk kişilerdi. Milattan önce 1000’li yıllarda tüketimlik olarak sazan yetiştirmeye başladılar, 16. yüzyılda ise Japonlar, süs balığı olarak bizim bugün Japon balığı olarak da bildiğimiz goldfishi beslemeye başladılar.

Su altı yaşamının büyüsünü herkese açmak isteyen girişimciler tarafından halka açık ilk akvaryum ise 1853 yılında Londra’da açıldı. Bu, dünya çapında akvaryum balıkçılığına ilgiyi arttırdı en nihayetinde ilk akvaryum balığı ticareti 19. yüzyılın sonlarında başladı.

Yıllar içinde önemli bir gelişim gösterse de akvaryum balıklarının yetiştiriciliğinin ilk yılları da oldukça karamsardı. İlk zamanlarda akvaryumlar cam kavanozlardan veya kaselerden yapılırdı ve bunların içindeki su genellikle bulanıktı ve balıklar çok uzun yaşamadı. Daha sonra klasik anlamda ilkel akvaryumların yerini daha güçlü camların ve metalin kullanıldığı yeni tip akvaryumlar aldı ki bunlar eskisine oranla daha dayanıklıydı. Ayrıca suyu temiz ve berrak tutmaya yardımcı olan daha iyi filtreleme sistemlerinin entegre edilmesi de daha kolaydı.

20. yüzyıla geldiğimizde ise akvaryum balıkları ticareti hızla büyüdü ve dünyanın farklı yerlerine yayıldı. Akvaryumda yetiştirilebilecek yeni türler keşfedildi ve çeşitli genetik modifikasyonların ve çaprazlamaların da yardımıyla halihazırda var olan türler renk, büyüklük ve dayanıklılık gibi kriterler yönünden de çeşitlendi ve tabii ki tüketimlik balıkların yanında akvaryum balıklarının yetiştiriciliğinin de gelişmesinin ve yaygınlaşmasının önünü açtı.

Bugün tatlı su yada tuzlu akvaryumlarında tutulan binlerce tür balıktan ve diğer sucul canlılardan bahsediyoruz. Tatlı sulardaki en popüler türler arasında Japon balığı türevleri, Bettalar, Lepistesler, Molly’ler, Tetralar, Melek balıkları, Discus balıkları ve Çiklitler sayılabilir. Tatlı su akvaryumlarında tutulan balıkların %90 – 95’inin yetiştiricikten geldiği ve geri kalanının da avcılık yoluyla temin edildiği düşünülmektedir. 

Akvaryumculuk yalnızca tatlı suda yapılmaz, tuzlu su akvaryumları da tüm dünyada oldukça popülerdir. Akvaryumda tutulan tuzlu su balıkları çoğunlukla avcılık yoluyla doğadan elde edilir ve bunlara olan talep, tuzlu su akvaryumlarının kurulum ve bakım maliyetleri de düşünüldüğünde göreceli olarak tatlı su türlerinden daha düşüktür, dolayısıyla pazardaki değerleri daha yüksektir. Tüm tuzlu su akvaryumu endüstrisine giren türlerin %90’ının avcılıktan geldiği tahmin edilmekte. En çok bilinen tuzlu su akvaryumu balıklarına ise Nemo olarak da bildiğimiz paylaço balığı, çeşitli türlerdeki köpek balıkları ve resiflerin doğal sakinleri arasında sayılan çok sayıda renkli balıkları sayılabilir.

Konu tuzlu su akvaryumları olduğunda, yalnızca balıklardan değil aynı zamanda denizde yaşayan diğer canlılardan söz ediyor oluruz. Bunlara karidesler, mercanlar ve yumuşakçalar da dahildir.

Süs balıklarının dünyanın dört bir yanında kendine has kitlesi var. insanlar evlerinde, ofislerinde yada yaşam alanlarının herhangi bir yanında süs balıklarını tutmayı seviyorlar. Ana pazara baktığımızda ise şüphesiz Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya’yı görüyoruz. Gelenesel balıkçılıkta da oldukça deneyimli olan Çin’de de genişleyen bir orta sınıfla birlikte süs balıklarına olan talep artacak gibi görünüyor.

Şu an için güvenilir istatistikler olmamakla birlikte, Hindistan’da hem ihracat için hem artan talebi karşılamak için yükselen bir eğilim var gibi görünüyor.

Akvaryum balıkçılığı yalnızca balıkları bir su kütlesine koyarak orada tutmaktan ibaret değildir. Her akvaryum balığı türünün kendine özgü bakım gereksinimleri vardır ve bazı uzmanlık bilgileri gerektirir. Bazı balıkların bakımı, balıkların dayanıklılıklarının fazla olmasına bağlı olarak kolaydır, bazıları ise daha hassas olduklarından  daha özel bakıma gereksinim duyarlar. Bu bile akvaryum balıkçılığını, su ürünleri yetiştiriciliği içinde kendine has dinamikleri olan özel bir alan yapmaya yeterli.

Akvaryum balıklarının büyüme hızı türlere göre değişir. Japon balığı ve Lepistes gibi bazı balıkların olgunlaşma süreleri göreceli olarak daha hızlıdır, Çiklit ve Melek balıkları gibi bir diğer grup ise daha geç olgunluğa erişir. Bu süreyi belirleyen en önemli kriterler ise suyun sıcaklığı, pH’ı, besin bulunabilirliği, sudaki oksijen miktarı gibi suyun parametrik özellikleri ve balıkların üremek için gerekli gördüğü bazı donatıların akvaryum içinde var olup olmamasıdır.  Tabii ki akvaryum bakımı da burada kritiktir. Bazı balıklar doğrudan kumun üstüne yumurtlarken bazıları otlaklara bırakır yumurtalarını, bazıları ise kuytu alanlar ararken bazıları yumurtalarını saklayabileceği mağara benzeri yapıların olmasını arzu eder. Bu bütünüyle yetiştiriciliği yaptığınız balığın türüne bağlıdır.

Akvaryum balıkçılığı sektörü dünya çapında milyonlarca insana iş ve gelir sağlayan milyarlarca dolarlık bir sektördür. 2021’de küresel süs balığı ticareti tahmini $20 Milyar değerindeydi. Biz genellikle insan tüketimi ve hatta balık yemine odaklandığımızdan gözden kaçırıyor olabiliriz ama akvaryum balıkçılığı da istihdam ve kazanç yönünden oldukça iyi bir yerde. 

Akvaryum balıkçılığının su ürünleri yetiştiriciliği içindeki potansiyeli gerçekten çok büyük ve bu etki günden güne artıyor. Süs balıklarına olan talep arttıkça, endüstrinin dünyadaki insanlar için daha fazla iş ve gelir yaratması muhtemel.