1996 ile 2010 yılları arasında doğmuş olanları tanımlayan Z Kuşağı kimliği, dijital çağ tarafından şekillendirilmiş ve şekillendirmeye devam eden önemli bir nesil. Teknoloji ile desteklenmiş olan dijitalleşmenin sağlam şekilde kurulu olduğu ve tüm sistemin oturmuş olduğu bir dünyaya doğdular ve bu dünyanın tuzaklara aşinalar, aynı zamandan bu alanda güvenli şekilde gezinmekte de çok iyiler.

Konu iş hayatı olduğunda, aktif çalışma dönemine giren Z kuşağı, günlük yaşamının büyük kısmında öğrenmek, haberleri takip etmek, ilişkilerini güçlendirmek ve hatta alışveriş yapmak için online olsa da, bu alanda var olan etkileyicilerin davranışlarını da öngörebiliyor. 

Z kuşağı üyelerinin su ürünleri endüstrisindeki oranının artması durumunda, yetiştiricilikten gelen su ürünleri ile ilgili asılsız iddiaların inandırıcılığının da azalması beklenebilir; çünkü bu yaş grubu sektördeki önemli sandalyeler konusunda fazla istekli olan hiç kimseye karşı sabırlı olmadıkları gibi, arkadaşlarına ve kendi gerçekleriyle sahte haberleri ayırt etme yetenekleriyle önceki jenerasyonlardan bütünüyle ayrılıyor.

Çalışma çağındaki Z Kuşağı üyeleri, önceki jenerasyonlara göre genellikle işlerinde daha mutlular. Adil ücret aldıklarına kanaat getirirlerse ve şirketlerinin vaadettikleri teşvikleri yerine getirirse yüzde çok büyük  bir oran halihazırda var olduğu şirkette kalma ve  işlerine sadık. Bir McKinsey araştırmasında, Z kuşağının yüzde 73’ü etik olduğunu düşündükleri şirketlerden satın almaya çalıştığına dikkat çekiyor ve on kişiden dokuzu şirketlerin çevresel ve sosyal sorunları ele alma sorumluluğu olduğuna inanıyor. Bununla birlikte, bir markanın ne zaman sözde hizmet ettiğini ve çeşitliliği veya sürdürülebilirlik iddialarını gerçek değişimle desteklemediğini de anlayabiliyorlar.

Su ürünleri sektörü, halen Türkiye’de de ihracat yoluyla en iyi para getiren işler arasında sayılabilir. Genel olarak baktığımızda, dünya çapında balık yetiştiriciliği yapanlar, bu tesislerin yöneticileri, tesislerde çalışan işçiler, sektörle ilgili teknoloji geliştirenler, bilim insanları, çevre veya satışla ilgilenenler, kuluçkahane çalışanları gibi hemen hemen herkes için iş ve kariyer ile hızla genişleyen gelişen bir endüstridir. Bu endüstri dünyada, geleceğini inşa ederken güvenli bir kariyer yolu seçmek isteyen, denizlerden sürdürülebilir bir şekilde faydalanmanın gereğine inanan herhangi bir kökene veya potansiyele sahip herkese iş sağlaması yönünden oldukça önemli bir yerde. Daha da iyisi, eğer bu sektörde çalışan birisi hem vahşi stokların korunmasıyla hem de etrafındaki insanların doğru ve nitelikli bir şekilde beslenmesi gerektiğine inanıyorsa, su ürünleri yetiştiriciliğinin olması gereken yer olduğunu düşünmemesi için önünde hiçbir engel yok.

Bu kuşak, çevrimiçi çevrimiçi çalışan her şeyde iyi olduğu için farklı işlevlere sahip uygulamalar arasında gezerken karşılarına çıkan şeylerin hangisinin gerçek hangisinin sahte olduğunun da farkındalar. Teknoloji konusunda iyi olmaları ve bilgilerini daima güncel tutmaları, bir önceki nesilden aldıkları karmaşa hakkında nitelikli çözümler üretmek ve bunu düzeltmek için teknoloji kullanma fikrine de daha yakın oldukları anlamını taşıyor.

Su ürünleri yetiştiriciliği endüstrisi, dünya çapında harika işler yaparken aynı zamanda devamlı olarak daha iyisini yapmak için arayış içindedir. Bunun bazı örneklerini bu blogdaki yazılarda da görüyoruz. İster balık ve balık sağlığını izlemek ve yemleri düzenlemek için ekipmana yatırım yapıyor, ister en besleyici ve çevreye duyarlı balık yemi yaratmak için bilim ve teknolojiye yatırım yapıyor olsun, artık balıkçılık endüstrisi her zaman teknolojinin en ileri noktasında olmak zorunda.

Z Kuşağının miras aldığı bu karmaşa,  geleneksel bir manzaradan çok devamlı yukarı aşağı salınan bir yoyoya benziyor bu nedenle bir yandan da emeklilik için tasarruf etmeye odaklanıyorlar. Aslında ankete katılan bu yaş grubunun yüzde 94’ü şimdiden emeklilik için para biriktirdiklerini söylüyor.

Dünyanın belli kesimindeki su ürünleri yetiştiriciliği, bu yeni kuşak için şu yönlerden önemli ve öne çıkan bir alan; iyi para ödüyor, insanlara iyi bir şey sunuyor ve kıyıda yaşayan toplumlarla ilişki kuruyor. Teknolojiyle ve bilimle oldukça yakından ilişkiler yürütüyor ve çalışmak istenen her kariyer yolunda sınırsız bir araştırma geliştirme imkanına sahip. Bu durumun Türkiye içinde bu şekilde olması harika olurdu.

Bir önceki jenerasyona mensup olan yada kendini arada bir yerlerde gören herkesin, gıda ya ihtiyaç oldukça var olacak bu sektörün, ülkemizde çalışacak yeni nesli için bir şeyler yapması gerektiği konusunda hemfikir olmamız gerekiyor. Değişen iklim koşullarıyla doğrudan etkileşim içinde olan su ürünleri yetiştiriciliğinde, belirli alanlarda ve türlerde meydana gelen sıkışmayı iyi donatılmış yeni jenerasyon gençlerimizle aşmamız mümkün olabilir. Fakat bunu gerçekleştirmenin önündeki en büyük engel belki de kendimiziz; onları yeteri kadar anlıyor ve ne istedikleri ile ne beklediklerini bilmiyor olabilir miyiz?

Bu sorunun cevabı Türkiye’deki su ürünleri sektörünün gelişmesinin önünde duran büyük kapının ilk kilidini açabilir.

Kaynak: seawestnews.com