Bir grup karides uzmanı tarafından yazılan bu makale, uluslararası karides yetiştiriciliği endüstrisinde belirli patojenlerden arındırılmış karidesten (SPF) bahsederken sıklıkla kullanılan yeni terimlerin anlamlarını ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini açıklığa kavuşturmayı amaçlamaktadır. Bu terimlerin doğru anlaşılması, küresel ölçekte yapılan karides  yetiştiricilğinde karşılaşılan hastalıkların ve bu hastalıkların neden olduğu salgınların, bu önemli yetiştiricilik koluna fayda sağlayacak, verimi arttıracak ve en nihayetinde de karides yetiştiriciliğini daha kârlı bir iş haline getirmeye yardımcı olacak.

Spesifik patojen içermeyen (SPF) hayvan stokları kavramı ve bunları oluşturma ve yönetme teknolojisi 1940’ların başında ortaya çıkmış ve laboratuvar hayvan tıbbı kapsamında yer almaktadır.

Kümes hayvancılığında, aşı üretimi için spesifik patojen içermeyen (SPF) tavuk yumurtaları geliştirilmiştir. Bunu takip eden 30-40 yıl boyunca SPF teknolojisi daha da benimsendi, geliştirildi ve ticari kümes hayvanlarına uygulandı. 1960’larda diğer evcil hayvan üretim sistemlerine yayıldı. Tıbbi araştırmaları sürdürmek üzere standartlaştırılmış ve genetik olarak kendi içinde yetiştirilmiş “beyaz fare” stokları üretmek ve sürdürmek için veterinerlik uygulamalarında da kullanıldı.

Amerika Birleşik Devletleri Karides Yetiştiriciliği Programı, ithalatı azaltırken yerel üretimi artırmak amacıyla 1984 yılında oluşturuldu. Üreme programını bir hastalık salgını vurduktan sonra, bu girişimin hedefi, karideste entegre bir SPF yönetim programı tasarlamak, geliştirmek ve uygulamak oldu.

Penaeid karidesinin evcilleştirilmesi ve genetik gelişimi için ilk ticari program, 1989 yılında Pasifik beyaz bacak karidesi (Penaeus vannamei) kullanılarak başlatıldı. Program, yüksek sağlık ve genetik olarak geliştirilmiş postlarva sağlayacak SPF karides stokları oluşturmak için hayvancılık ve kümes hayvanları endüstrilerinden üreme ve seçim kavramlarını benimsemiştir.

Stoklar, birçok kurucu aileyi barındıran bir çekirdek yetiştirme merkezinde (NBC) sıkı karantina koşulları altında stoktan kalıcı olarak dışlamanın mümkün olacağı patojenlerden doğal olarak arındırılmış bireylerin seçimi için yakalanan yabani karideslerin titizlikle taranmasıyla elde edildi.

Bu stoklar daha sonra bir evcilleştirme ve genetik iyileştirme programına tabi tutulabilir. Her nesilden daha iyi performans gösteren aileler, yeterince biyogüvenlikli bir anaç çoğaltma merkezinde SPF anaç haline gelecek olan postlarvaları üretmek için kullanılabilir.

Anaçlar, çiftçilerin göletlerde stoklamaları için postlarvaların üretileceği ticari kuluçkahanelere tedarik edilecektir. Aynı anda birkaç program yürütüldü.

Venezuela’da, yerel yetiştirme koşullarına iyi adapte olmuş karides üretmek için 1990’da bir toplu seçim programı başladı. Kolombiya’da üreticiler 1990’ların başında TSV’ye dayanıklı karidesleri seçtiler. Bu ilk çabalar daha sonra tam teşekküllü aile seçilimi yetiştirme programlarına dönüştü ve bu da bazı gelişmiş yerel endüstri popülasyonlarıyla sonuçlandı.

Latin Amerika’daki programlar, popülasyonların yerel koşullara uyum sağlaması ve bölgedeki endemik başlıca hastalık sorunlarına dirençli veya toleranslı olması gerektiği kavramına dayanıyordu.

Bu nedenle, 1990’larda, USMSFP’nin SPF protokolleri altında esas olarak hastalıksız koşullarda popülasyonların seçilmesi, sürdürülmesi ve çoğaltılması ile üreme stratejilerinde büyük bir ikilik ortaya çıktı; diğer programlar ise çoklu hastalık baskılarının varlığında seçilen popülasyonları kullandı. ticari üretimde yaygındır.

SPF karides konseptinin nihai olarak geniş çapta benimsenmesi için önemli bir itici güç, 1990’ların ortalarında beyaz nokta sendromu virüsünün (WSSV) neden olduğu karides beyaz benek hastalığının (WSD) ortaya çıkması ve yayılmasıydı. O zamanlar Penaeus monodon, Asya’da yetiştirilen ana karides türüydü ve kısa süre sonra karides yetiştirme havuzlarındaki ana WSSV kaynağının, yakalanan WSSV taşıyan anaçlardan elde edilen enfekte postlarvalar olduğu anlaşıldı.

P vannamei’nin Asya’ya ithal edilmesinin ana nedeni, P chinensis ve P monodon’un algılanan zayıf performansı, yavaş büyüme hızı ve hastalığa yatkınlığıydı. Çiftçilerin havuzlarını doldururken kullanmaları için sağlıklı PL’ler üretmek üzere evcilleştirilmiş ve genetiği geliştirilmiş P vannamei SPF stoklarının kullanılmasının yararları nedeniyle, Asya’da SPF terimi daha yüksek hastalık direnci veya toleransı olan stoklarla ilişkilendirilmeye başlandı.

Tam tersi durum, SPF karideslerinin patojen dışlama biyogüvenliği olmayan havuzlarda stoklandığı Latin Amerika’da meydana geldi, bu da kitlesel ölümlere ve çiftçilerin SPF statüsünün daha yüksek hastalık duyarlılığı anlamına geldiği algısına yol açtı. Bu algı yanlıştı. SPF yalnızca bir stoğun sağlık durumunu gösterir ve enfeksiyona ve hastalığa karşı duyarlılığını, direncini veya toleransını göstermez.

Kaynak: https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1111/raq.12305https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1111/raq.12305