Balık yetiştirilmeye başlandığı ilk günden bugüne, su ürünleri yetiştiriciliği nitelikli proteinin doğrudan bir kullanıcısı ve, bu vazgeçilmez bileşene olan ihtiyacı da dünyadaki tüm yetiştiricilik operasyonlarının artmasıyla doğru orantılı bir şekilde artıyor.
Balık yemlerinde kullanılan unlarda en yaygın protein hammaddesi yine denizden elde edilen Hamsi ve Sardalya gibi yağlı ve küçük balıklarken, başta ıskarta olarak tanımlanan ve tüketimde çok yaygın şekilde tercih edilmeyen fakat artık üzerinde daha fazla araştırma yürütülen türlerle bitkisel kaynaklardan gelen proteinlerin balık yemlerinde başarılı olması için çabalar sürüyor. Bunun nedenlerinin arasında ise, bu küçük balıkların ticari değerinin kıyı toplumlarının geçimini sağlamaları yönünden yüksek olması, ekonomik önemlerinin olması ve insan tüketimi için de rekabet edilmesi sayılabilir. Yani kısaca ekolojik döngü içinde yalnızca balık yemi endüstrisi için çalışmıyor oluşları onları göreceli olarak daha değerli kılıyor.
Öte yandan, su ürünleri yemlerinin içerikleriyle ilgili göreceli olarak yeni bir protein hammadde kaynağı, diğerlerinin arasında öne çıkıyor; böcek proteini. Protein tedariğine yönelik olarak arayışların neticesinde ortaya çıkan yeni böcek-protein endüstrisi, özellikle Güneydoğu Asya’da pek çok yeni şirketin ortaya çıkmasıyla son yıllarda üretim ölçeği de büyüyen bir alan. Böcek üretimi, bölgenin ithalata olan bağımlılığını azaltma fırsatı sunarken, yerel su ürünleri üreticilerini fiyatı sabit bir ürünle desteklemek konusunda da oldukça iyi iş çıkarıyor. Yemin, yetiştiricilik operasyonlarındaki en önemli gider kalemlerinden birisini olduğunu düşünürsek eğer, yemde fiyat istikrarı arzı da olumlu yönde etkiliyor. Aynı zamanda, akademik çalışmalarla desteklenen ticari araştırmalar, böcek proteininin etçil balıklarların beslenmesinde uygun bir ikame olduğunu ve pek çok durumda bağışıklık ve bağırsak sağlığında olumlu sonuçlarla geri dönüyor.
Böceklere olan bakış açımız son yıllarda epey değişti. Onları daha önce basit birer haşere yada istenmeyen birer baş belası olarak görüyorduk, bugünlerde ise su ürünleri yemlerinin tedarik zincirinin en uç noktalarını dönüştürebilecek verimli bir bileşen olarak görüyoruz. Bu düşüncemizdeki değişikliğin temelinde, böceklerin bir yem hammaddesi olarak kullanılabileceği sezgisiyle başladı ve bu, bilimsel araştırmalarla desteklendikten sonra bugün Somon balığından Barramundi olarak da bilinen Asya levreğine kadar pek çok türün yetiştiriciliğinde, bitki bazlı proteinlerin aksine yüksek sindirilebilirlik oranıyla ve lezzetiye kendine yer açmayı başardı.
Başarıyla sonuçlanan araştırmalarla birlikte, yemlerde kullanılmak üzere böcek üretiminin laboratuvar ölçeğinden ticari ölçeğe büyütülmesi için ortaya pek çok şirket çıktı ve bu şirketler büyümeye devam ediyor. Böceklerden elde edilmiş proteinleri içeren su ürünleri yemleri şu an için az da olsa piyasada var ve büyük yem şirketlerinin, şu anda niş olarak görünen böcek proteini işinde çalışan ekiplerinin olması, bu alanda herkesin bir gelecek gördüğünün en önemli göstergesi.
2019 yılında, Uluslararası Gıda ve Yem Böcekleri Platformu (IPIFF), 64 üye şirketinin toplam 6.000 ton böcek proteini ürettiğini duyurdu. Bu miktar bugün oldukça az görünse de, böcek işi yapan pek çok şirket ilk ticari tesislerini açarken bu sektördeki agresif büyümenin ilk fırsatlarından yararlanmaya hazırlanıyor.
Böcek üreticileri, un kurdu, meyve sineği, çekirge ve özellikle de kara asker sineği başta olmak üzere bir kaç türe odaklandılar. Bunların içinde kara asker sineği – black soldier fly (BSF) dünyadaki 120.000 çeşit sineğin içinde en dikkat çekici olan; çünkü yetişkinlik aşamalarında beslenmemek için larva aşamasındayken yüksek miktarda protein ve yağ depoluyorlar, oldukça geniş bir besin yelpazeleri var her bir dişi başına 600 ile 900 larva ile oldukça verimliler. Kolayca yetiştirilebilmesi, beslenebilmesi ve üretilmesi nedeniyle yoğun bir şekilde yetiştirilebilirler. BSF’nin diğer öne çıkan bir kaç özelliği de haşere sınıfında olmaması, hastalık taşımaması ve insanların tüketimine yönelik olan yiyeceklere ilgi duymamaları. Bununla birlikte her BSF larvası ortalama 7 günde işlenecek boyutlara ve içeriğe ulaşır ki bu da BSF yetiştiriciliğinin sirkükasyonunun hızlı olduğu anlamına gelir. Dolayısıyla böcek proteini üretmek şu anda hızlı, ekonomik, verimli ve sürdülebilir olarak görünüyor.
Böcek proteinlerine odaklanan şirketlerin çoğu, çevresel sürdürülebilirlik konusunda hassas olan ve yatırımcılarla düzenleyicilerin bu konuya oldukça sıcak baktığı Avrupa’da yer almakla birlikte özellikle Güneydoğu Asya, böcek endüstrisindeki ikinci yenilik ve gelişme dalgasına ev sahipliği yapıyor. Bunun nedeni, bölgenin böcek proteini üretiminin yanı sıra tüketiminin de merkezi olmaya oldukça uygun olması. Bir başka önemli gerekçe de, BSF’nin tropik bir tür olması ve burada iyi bir performans göstermesi. Ayrıca düşük işletme maliyeti ve böceklerin besleneceği yiyeceklere olan yakınlık da bir başka artı.
Su ürünleri yemlerinde böcek kullanımı, alternatif protein kaynağı geliştirme yarışında açık ara önde giden bir oyuncu haline geliyor ve hedefi aslında diğer hammaddelerle aynı; balık ununun yerini almak. Giderek artan sayıdaki araştırma da zaten alternatif bir protein kaynağı olarak böceklerin hem teknik üretkenlik hem de tüketici kabulü düzeyinde umut verici göründüğünü gösteriyor.
Kara asker sineği larvası – BSFL protein unu, Skretting Norveç tarafından üretilen ticari somon yeminde test edildi ve ilk olarak 2018’de Nordlaks tarafından sahada test edildi. Burada balık, geleneksel protein kaynaklarıyla olduğu gibi BSFL proteini ile beslendiğinde aynı büyüme performansını gösterdi. 2019 yılında da Le Gouessant Aquaculture ve Avrupalı bir böcek şirketi, gökkuşağı alabalığı yeminde böcek proteini ile %100 balık unu ikamesini, olumsuz bir etki olmadan başardı.
Böcek proteininin su ürünleri yemlerinde bir dizi potansiyel rolü olduğu gösterilmiş olsa da, çoğu akademik çalışma onun balık unu yerine geçme potansiyeline odaklanıyor. Belghit ve ark. (2019), Atlantik somonunun beslenmesinde, yağı kısmen alınmış BSFL küspesinin bütünüyle balık ununa ikamesini araştırdı. Yazarlar, büyüme performansı, yemden yararlanma, sindirilebilirlik, karaciğer özellikleri veya filetonun duyusal nitelikleri üzerinde olumsuz etkiler olmaksızın yemdeki balık ununun BSFL unu ile %100 değiştirilmesinin mümkün olduğunu buldular. Renna ve ark. (2017) ise, yağı kısmen alınmış bir BSFL yeminin, büyüme performansını etkilemeden gökkuşağı alabalığı diyetlerinde %50 FM’nin yerini alabileceğini gösterdi.
Alternatif protein bileşenleri düşünüldüğünde, sindirilebilirlik genellikle bir anlaşmazlık noktası. Yine de böcek proteininin bu sorunu yok gibi görünüyor, birkaç çalışma böcek proteininin balık unu ile karşılaştırılabilir sindirilebilirlik seviyelerine sahip olduğunu ve tüy unu, et ve kemik unu gibi hayvansal protein kaynaklarından kesinlikle daha yüksek olduğunu gösteriyor. Gökkuşağı alabalığında balık ununun yerini alırken, BSFL unu proteininin %90’a kadar, yüksek görünür sindirilebilirlik katsayısı gösterilmiştir. Avrupa levreği (D. labrax) ile yapılan bir denemede Magalhaesa ve ortak yazarlar (2017), BSFL unu içeren diyetlerde arginin, histidin ve valin sindirilebilirliğinin arttığını buldu. Bu sonuçlar, böcek bazlı yemlerde bulunan ve birçok balık türü tarafından zorlukla sindirilen kitin varlığının, böceklerin sindirilebilirliği üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olmadığını göstermektedir.
Bütün bunların yanında böcek proteini, sindirilebilir bir balık unu ikamesinden çok daha fazla potansiyele sahip. Böcek ürünlerinin bağışıklık tepkisini geliştirdiğine ve balık mikrobiyotasını modüle ettiğine dair kanıtlar artıyor. En heyecan verici araştırmalardan bazıları, böcek yemlerinin hastalığa karşı direnci arttırdığı ve bağışıklığı geliştirdiğinin gösterildiği karides üzerinde yapılmıştır. Motte ve ark. (2019), balık ununun un kurdu unu ile değiştirildiği yemlerle beslenen karideslerin Vibrio ile bir mücadeleden sonra sadece balık unu içeren diyetler alanlardan daha düşük ölüm oranı gösterdiğini bildirdi. Bu çalışmadan elde edilen, böcek proteini ile %50 balık unu ikamesi içeren tedavi, kontrol diyetinden %76,9 daha düşük ölüm oranıyla sonuçlandı, bu da böcek yeminin bağışıklık uyarıcı faydalara sahip olabileceğini düşündürüyor.
Her su ürünleri yeminin içerik listesinde böcek proteininin görünmesi biraz zaman alacak gibi görünüyor. Ancak soru, bunu ne zaman olacağı. Artan su ürünleri üretimiyle birlikte yem endüstrisindeki şirketler, yeni endüstriyi ve geleneksel içerik maddelerine çevre dostu, fiyat açısından istikrarlı bir alternatif vaadini desteklemek için giderek daha aktif bir rol oynamak istiyor.