Dünya nüfusu arttıkça besine olan ihtiyacımız da artıyor, bunu bir yandan da iklimle dost bir şekilde tedarik etmeye çalışıyoruz. Artan bu talebi daha sürdürülebilir yollarla karşılamak şu anda kendi içinde dolambaçlı yollardan geçmeyi gerektiriyor, fakat sorunun çözümüne ulaşan yollar yine gezegenin sularından geçiyor.

Denizden ve sudan elde ettiğimiz mahsulleri artık mavi gıda olarak tanımlıyoruz ve bunlar dünya çapında en fazla ticareti yapılan ürünler. Mavi gıdalar yalnızca besin kaynağı değil, aynı zamanda bir geçim kaynağı. Bu ürünlere olan talebin 2050 yılına kadar ikiye katlanması bekleniyor ve su ürünleri üretimi, arzın artırılmasında hayati bir rol oynuyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), su ürünleri yetiştiriciliğinin 2030 yılında küresel balık üretiminde büyümeyi sürdürmeye devam edeceğini ve 2020 seviyelerine göre %32 artışla 106 milyon tona yaklaşacağını öngörüyor.

Sektörün büyüklüğü göz önüne alındığında, su ürünleri yetiştiriciliği hem fırsatları hem de zorlukları nedeniyle son yıllarda daha fazla ilgi görüyor. ASC ve Blue Food Partnership’in Sürdürülebilir Su Ürünleri Yetiştiriciliğine Giden Yol raporu tarafından yapılan araştırmalar, su ürünleri yetiştiriciliğinin BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG’ler) genelinde SDG 14 Su Altında Yaşamın çok ötesinde nasıl daha geniş bir katkı sağlayabileceğini vurgulamaktadır.

Gıda güvenliği, iklim eylemi, istihdam ve topluluklar için henüz tam olarak gerçekleştirilmemiş avantajları sunar. Aynı zamanda, bazı su ürünleri yetiştiriciliği uygulamaları habitatlara ve topluluklara olumsuz etki yaratabilir, bu nedenle ilerleme için alan var.

Birlikten kuvvet doğar

Birleşik Krallık’taki Blue Planet Fund‘ın desteğiyle, Dünya Ekonomik Forumu’nun Okyanus Dostları Eylemi liderliğindeki Blue Food Partnership, su ürünleri yetiştiriciliğinden gelenler de dahil olmak üzere sağlıklı ve sürdürülebilir mavi gıda değer zincirlerine yönelik bilime dayalı eylemleri katalize etmek için yola çıktı. Sürdürülebilir Su Ürünleri Çalışma Grubu ise su ürünleri yetiştiriciliğindeki ödünleşimleri anlamayı ve sektörün sürdürülebilir büyümesine rehberlik edecek bilime dayalı küresel bir yol haritası üretmeyi amaçladı.

Grup, çalışmaları su ürünleri yetiştiriciliğinde sürdürülebilir büyüme için yenilikçileri, işletmeleri ve endüstri liderlerini birbirine bağlayan FUTUREFISH ile tavsiyeler ve temel eylemler oluşturmak için işbirliği yaptı. Sektörün çeşitliliği ve karmaşıklığı göz önüne alındığında kesin olan bir şey var: Eylemler tek başına yapılmamalı. Su ürünleri yetiştiriciliği ekonomik faaliyet, doğa, iklim, beslenme ve işlerle yakından bağlantılı olduğundan, 2030 yılına kadar daha büyük sosyal, ekonomik ve çevresel faydalar elde etmek için coğrafyalar ve endüstriler arasında işbirliği şart.

Sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliği için dört yol

Bütüncül bir bakış açısıyla Küresel Sürdürülebilir Su Ürünleri Yol Haritası, ölçekte değişiklik yaratabilecek ve su ürünleri sistemlerini daha sürdürülebilir bir geleceğe taşıyabilecek dört temel eylem yolunu tanımlamaktadır.

1. Sorumlu üretim: Üretime yönelik gezegen öncelikli bir yaklaşım, su ürünleri yetiştiriciliğinden elde edilen uzun vadeli sağlıklı gıda tedarikinin sürdürülebilir olmasını sağlayabilir. Su ürünleri türlerinin ve sistemlerinin genişliğini korumak, mavi gıdaların dayanıklılığını ve besin değerini güçlendirmenin anahtarıdır. Tedarik çeşitliliğini artıran, kapsayıcı büyümeye izin veren, doğaya olumlu sonuçları artıran ve küresel biyoçeşitlilik hedeflerine katkıda bulunan üretim için en iyi uygulamaları ve yenilikleri geliştirmeli, desteklemeli ve paylaşmalıyız.

2. Geçim kaynaklarının iyileştirilmesi: Şu anda su ürünleri yetiştiriciliği sektöründe yer alan insanlar arasında faydalar ve riskler arasında bir dengesizlik var. Değer zincirlerinde çalışan paydaşlar ve sektörden etkilenen topluluklar genellikle refahlarını etkileyen kararların dışında bırakılır. Su ürünleri yetiştiriciliği fırsatlar sunsa da, özellikle kadınlar ve gençler için bu fırsatları güvence altına almak için daha çok şey yapılması gerekiyor. Endüstri değer zincirlerindeki sistemik değişim, eşitsizlikleri yeniden dengelemek, işbirliğini ve topluluk kooperatiflerini güçlendirmek, yoksulluğu azaltmak ve insanlar için daha adil bir sektör oluşturmak için çok önemlidir.

3. Sağlıklı tüketim: Dünyanın her yerinde mavi gıdalara erişim eşit değildir. Sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliği sistemleri oluşturmanın önemli bir parçası, bu gıdaların tüm tüketiciler için bulunabilirliğini ve karşılanabilirliğini iyileştirmektir. Savunucular, çeşitli mavi gıdaları yemenin faydaları konusunda perakendeciler, distribütörler ve yemek hizmeti sağlayıcıları arasında farkındalık yaratmalıdır. Buna karşılık işletmelerin, tüm tüketicilerin bu kritik beslenme kaynaklarının avantajlarından yararlanmasını sağlayan sorumlu çözümler bulması gerekiyor.

4. Kolaylaştırıcı bir ortam: Su ürünleri yetiştiriciliğinde olumlu ilerleme için doğru koşulları yaratarak, gelecek nesiller için sağlam bir temel olacaktır. Paydaş ortaklıkları oluşturmak, sektör genelinde diyaloğu ve yönetişim yaklaşımlarını geliştirebilir. Daha sorumlu ve kapsayıcı uygulamaları teşvik etmek ve uygulamak ve yatırımı teşvik etmek için yerelden uluslararası düzeye kadar politikalara ihtiyaç vardır. Bu yatırımlar, sürdürülebilir büyümeye yönelik modelleri gösteren veri paylaşımına yönelik inovasyonları ve platformları destekleyebilir.

Başlangıç: Kapsamlı bir yol haritası

Yıllık Our Ocean Konferansları hükümet, endüstri, bilim ve sivil toplum arasında kritik ortaklıklar kurmak için tasarlandı. Mart 2023’te Panama’da düzenlenen Our Ocean Konferansı‘ndaki hibrit lansman etkinliği, yol haritasının yollarının benzersiz koşullara nasıl uygulanabileceğini tartışmak üzere coğrafyalar, sektörler ve üretim sistemlerinden temsilcileri bir araya getirdi.

Panama etkinliğinde panelistler sektördeki çeşitliliğin öneminin altını çizerken dört yolun her birini tartıştılar. Türlerden aktörlere kadar, çeşitliliği benimseyerek sürdürülebilirlik yolunda başlangıç noktasını belirlemek ve dayanıklılığı ilerletmek mümkündür, harmanlanmış finans ve akıllı teknoloji gibi yatırımlar da çok önemlidir. Su ürünleri yetiştiriciliğini tarıma bağlayan sistemler veya doğal olarak düşük trofik türlerden yararlanan üretim gibi entegre sistemler, doğaya olumlu yaklaşımları destekleyebilir.

The Blue Food Partnership, yol haritası uygulamasını gösteren, öğrenilen derslerin ve en iyi uygulamaların hikayelerini ve örnek olay incelemelerini bir araya getirerek ilk adımlar atıyor. Hedef, birlikte hareket edildikçe  bu yol haritasının değişim için temel bir rehber olarak hizmet etmesi.

Detaylı bilgi için aquacultureroadmap.org adresini ziyaret edebilirsiniz.

Su ürünleri yetiştiriciliğinin geleceğini de sürdürülebilir kılmanın 4 yolu

Dünya nüfusu arttıkça besine olan ihtiyacımız da artıyor, bunu bir yandan da iklimle dost bir şekilde tedatik etmeye çalışıyoruz. Artan bu talebi daha sürdürülebilir yollarla karşılamak şu anda kendi içinde dolambaçlı yollardan geçmeyi gerektiriyor, fakat sorunun çözümüne ulaşan yollar yine gezegenin sularından geçiyor.

Denizden ve sudan elde ettiğimiz mahsulleri artık “mavi gıda” olarak tanımlıyoruz ve bunlar dünya çapında en fazla ticareti yapılan ürünler. Mavi gıdalar yalnızca bir besin kaynağı değil, aynı zamanda bir geçim kaynağı. Bu ürünlere olan talebin 2050 yılına kadar ikiye katlanması bekleniyor ve su ürünleri üretimi, arzın artırılmasında hayati bir rol oynuyor. Aslında, BM’nin Gıda ve Tarım Örgütü, su ürünleri yetiştiriciliğinin 2030’da 106 milyon tona karşılık vererek küresel balık üretiminde büyümeyi desteklemeye devam edeceğini tahmin ediyor. Bu 2020 seviyelerine göre %32 artış demek.

Sektörün büyüklüğü göz önüne alındığında, su ürünleri yetiştiriciliği hem fırsatları hem de zorlukları nedeniyle son yıllarda daha fazla ilgi görüyor. ASC ve Blue Food Partnership’in Sürdürülebilir Su Ürünleri Yetiştiriciliğine Giden Yol raporu tarafından yapılan araştırmalar, su ürünleri yetiştiriciliğinin BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG’ler) genelinde SDG 14 “Su Altında Yaşam”ın çok ötesinde nasıl daha geniş bir katkı sağlayabileceğini vurgulamaktadır.

Gıda güvenliği, iklim eylemi, istihdam ve topluluklar için henüz tam olarak gerçekleştirilmemiş avantajlar var. Aynı zamanda, bazı su ürünleri yetiştiriciliği uygulamaları habitatlara ve topluluklara olumsuz etki yaratabilir, bu nedenle ilerleme için alan var.

Birlikten kuvvet doğar

Birleşik Krallık’taki Blue Planet Fund‘ın desteğiyle, Dünya Ekonomik Forumu’nun Okyanus Dostları Eylemi liderliğindeki Blue Food Partnership, su ürünleri yetiştiriciliğinden gelenler de dahil olmak üzere sağlıklı ve sürdürülebilir mavi gıda değer zincirlerine yönelik bilime dayalı eylemleri katalize etmek için yola çıktı. Sürdürülebilir Su Ürünleri Çalışma Grubu ise su ürünleri yetiştiriciliğindeki ödünleşimleri anlamayı ve sektörün sürdürülebilir büyümesine rehberlik edecek bilime dayalı küresel bir yol haritası üretmeyi amaçladı.

Grup, çalışmaları su ürünleri yetiştiriciliğinde sürdürülebilir büyüme için yenilikçileri, işletmeleri ve endüstri liderlerini birbirine bağlayan FUTUREFISH ile tavsiyeler ve temel eylemler oluşturmak için işbirliği yaptı. Sektörün çeşitliliği ve karmaşıklığı göz önüne alındığında kesin olan bir şey var: Eylemler tek başına yapılmamalı. Su ürünleri yetiştiriciliği ekonomik faaliyet, doğa, iklim, beslenme ve işlerle yakından bağlantılı olduğundan, 2030 yılına kadar daha büyük sosyal, ekonomik ve çevresel faydalar elde etmek için coğrafyalar ve endüstriler arasında işbirliği şart.

Sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliği için dört yol

Bütüncül bir bakış açısıyla Küresel Sürdürülebilir Su Ürünleri Yol Haritası, ölçekte değişiklik yaratabilecek ve su ürünleri sistemlerini daha sürdürülebilir bir geleceğe taşıyabilecek dört temel eylem yolunu tanımlamaktadır.

1. Sorumlu üretim: Üretime yönelik gezegen öncelikli bir yaklaşım, su ürünleri yetiştiriciliğinden elde edilen uzun vadeli sağlıklı gıda tedarikinin sürdürülebilir olmasını sağlayabilir. Su ürünleri türlerinin ve sistemlerinin genişliğini korumak, mavi gıdaların dayanıklılığını ve besin değerini güçlendirmenin anahtarıdır. Tedarik çeşitliliğini artıran, kapsayıcı büyümeye izin veren, doğaya olumlu sonuçları artıran ve küresel biyoçeşitlilik hedeflerine katkıda bulunan üretim için en iyi uygulamaları ve yenilikleri geliştirmeli, desteklemeli ve paylaşmalıyız.

2. Geçim kaynaklarının iyileştirilmesi: Şu anda su ürünleri yetiştiriciliği sektöründe yer alan insanlar arasında faydalar ve riskler arasında bir dengesizlik var. Değer zincirlerinde çalışan paydaşlar ve sektörden etkilenen topluluklar genellikle refahlarını etkileyen kararların dışında bırakılır. Su ürünleri yetiştiriciliği fırsatlar sunsa da, özellikle kadınlar ve gençler için bu fırsatları güvence altına almak için daha çok şey yapılması gerekiyor. Endüstri değer zincirlerindeki sistemik değişim, eşitsizlikleri yeniden dengelemek, işbirliğini ve topluluk kooperatiflerini güçlendirmek, yoksulluğu azaltmak ve insanlar için daha adil bir sektör oluşturmak için çok önemlidir.

3. Sağlıklı tüketim: Dünyanın her yerinde mavi gıdalara erişim eşit değildir. Sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliği sistemleri oluşturmanın önemli bir parçası, bu gıdaların tüm tüketiciler için bulunabilirliğini ve karşılanabilirliğini iyileştirmektir. Savunucular, çeşitli mavi gıdaları yemenin faydaları konusunda perakendeciler, distribütörler ve yemek hizmeti sağlayıcıları arasında farkındalık yaratmalıdır. Buna karşılık işletmelerin, tüm tüketicilerin bu kritik beslenme kaynaklarının avantajlarından yararlanmasını sağlayan sorumlu çözümler bulması gerekiyor.

4. Kolaylaştırıcı bir ortam: Su ürünleri yetiştiriciliğinde olumlu ilerleme için doğru koşulları yaratarak, gelecek nesiller için sağlam bir temel olacaktır. Paydaş ortaklıkları oluşturmak, sektör genelinde diyaloğu ve yönetişim yaklaşımlarını geliştirebilir. Daha sorumlu ve kapsayıcı uygulamaları teşvik etmek ve uygulamak ve yatırımı teşvik etmek için yerelden uluslararası düzeye kadar politikalara ihtiyaç vardır. Bu yatırımlar, sürdürülebilir büyümeye yönelik modelleri gösteren veri paylaşımına yönelik inovasyonları ve platformları destekleyebilir.

Başlangıç: Kapsamlı bir yol haritası

Yıllık Our Ocean Konferansları hükümet, endüstri, bilim ve sivil toplum arasında kritik ortaklıklar kurmak için tasarlandı. Mart 2023’te Panama’da düzenlenen Our Ocean Konferansı‘ndaki hibrit lansman etkinliği, yol haritasının yollarının benzersiz koşullara nasıl uygulanabileceğini tartışmak üzere coğrafyalar, sektörler ve üretim sistemlerinden temsilcileri bir araya getirdi.

Panama etkinliğinde panelistler sektördeki çeşitliliğin öneminin altını çizerken dört yolun her birini tartıştılar. Türlerden aktörlere kadar, çeşitliliği benimseyerek sürdürülebilirlik yolunda başlangıç noktasını belirlemek ve dayanıklılığı ilerletmek mümkündür, harmanlanmış finans ve akıllı teknoloji gibi yatırımlar da çok önemlidir. Su ürünleri yetiştiriciliğini tarıma bağlayan sistemler veya doğal olarak düşük trofik türlerden yararlanan üretim gibi entegre sistemler, doğaya olumlu yaklaşımları destekleyebilir.

The Blue Food Partnership, yol haritası uygulamasını gösteren, öğrenilen derslerin ve en iyi uygulamaların hikayelerini ve örnek olay incelemelerini bir araya getirerek ilk adımlar atıyor. Hedef, birlikte hareket edildikçe  bu yol haritasının değişim için temel bir rehber olarak hizmet etmesi.

Detaylı bilgi için aquacultureroadmap.org adresini ziyaret edebilirsiniz.