Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan yeni “Dünyada Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Durumu” raporuna göre, yetiştiricilik yoluyla elde edilen balık miktarı, 1990’larda yakalananların yaklaşık %20’si iken 2020’de yarısına çıktı. Su ürünleri yetiştiriciliğinin büyümesinin, son yıllarda nitelikli protein eldesinde önemli bir başarı olduğunu artık hepimiz biliyoruz.

Su ürünleri yetiştiriciliğini, balık özelinde düşünürsek, uzmanlar vahşi ortamda düşüş eğiliminde olan popülasyonların üzerindeki baskıları azaltıp bunların toparlanması için iyi bir araç olarak görürken başka paydaşların başka fikirleri var. Fakat işin en güzel, özel ve gelecek vaadeden taraflarından birisi, kıyıdan uzağa konumlandırılmış, yapay zeka ile desteklenmiş, ve yüksek otomasyona sahip balık çiftliklerinin çok da uzakta olmayışı. Balık çiftliklerinin akıllanmasıyla birlikte, kıyı ekosistemi ve kıyı paydaşlarını yakından ilgilendiren bazı tatsız sorunların da çözümü gelecek gibi görünüyor.

Açık denizde balık yetiştirmek, su ürünleri yetiştiriciliği içinde yeni bir trende dönüşürken, Lockheed Martin’in yan şirketi ve Seriola dumerili yetiştiriciliğinde iddialı olan Forever Oceans, açık deniz balıkçılığı için bir kafes sistemi geliştirdi. Forever Oceans’ın geliştirdiği kafes sistemi kıyıdan 10 mil (yaklaşık 16 km) açığa ve 6000 feet (yaklaşık 2 km) derinliğe kadar yerleştirilebiliyor. Kafeslerin, patentli bir tek noktadan demirleme mekanizması ile okyanus akıntılarından kaynaklanan doğal hareketlere izin verilecek olması, bu modelin belki de en dikkat çekici tarafı.

Forever Oceans’ın açık deniz operasyonlarını yönetmek, suyu ve tesisteki balıkların davranışlarını kontrol altında tutmak için kullandığı teknoloji, aslında daha önce bahsettiğimiz şeyle aynı; sensörler, algılayıcılar, kameralar ve tabii ki AI-driven ismi verilen bir yönetim yazılımı. Bu yazılımla birlikte yemleme işi ve zamanlaması hassas şekilde ayarlanabiliyor, meydana gelebilecek alg patlamalarının etkilerinden korunmak için gerekli kontroller yapılabiliyor.  Sistemin kameraları tarafından yakalanan görüntüler, balıkların ne zaman hasat edilebileceğini belirlemek için biyokütle yazılımı tarafından inceleniyor. Açık deniz gibi, fiziki olarak insanların çalışması için pek elverişli olmayan yerlerdeki insan faaliyetlerini azaltması bakımından oldukça futuristik olan bu tesisi yönetmek için tek bir profesyonelin bir dizüstü bilgisayar yada cep telefonu vasıtasıyla dünyadaki tüm çiftlikleri yönetebilmesi ve izleyebilmesi sağlanıyor.

Balık yetiştiriciliği yapılan tesisleri açık denizlere ve daha derine konumlandırmanın, tesis içindeki balıklara daha fazla doğal ortam sağladığı aşikar. Ayrıca derin denizlerdeki büyük su akışlarının, tesislerde bugün negatif unsur olarak tanımlanan faktörleri de uzaklaştırarak, hastalığa neden olarak operasyonu olumsuz yönde etkileyen parametreleri azaltması bekleniyor. Derin denize konumlandırılmış olan kafeslerin kara tabanlı tesislerden daha iyi olduğuna dair sunulan bir başka örnek, açık deniz tesislerinin okyanus gelgitlerini doğal bir filtre olarak kullanması. Bu, tesisi işletmek için daha az enerji harcamayı ve doğal besinlerden faydalanmayı arttırıyor.

Deniz balıkçılığı bugün dünyadaki balık yetiştiriciliği operasyonlarının çok büyük bir kısmını oluşturmakla birlikte, derin denizde yapılan balık yetiştiriciliği henüz büyüme aşamasında ve büyüyüşü ivme kazanıyor. Derin denizdeki ilk yetiştiricilik projesinin 2018’de Norveç kıyılarında başlatılmasından bu yana, Forever Oceans, Mowi, Innovasea ve Blue Ocean Mariculture gibi bir dizi girişim, açık okyanusta balık yetiştiriciliğini mümkün kılacak sistemler üzerinde çalışıyor. Bu girişimler tabii ki koşulsuz şekilde kabul görmüş değil; bazı çevreci gruplar derin açık deniz balıkçılığının çevresel etkilerinin yeterince değerlendirilmediği konusunda itirazlarını sundular.

Açık denizde balıkçılık yapmanın, kıyı ekosistemlerini doğrudan etkileme potansiyeli olan yakın kıyı tesislerine göre avantajlarının olduğu bir gerçek. Denizde balıkçılık yapmak, içeriği oldukça zengin olan coğrafi bilgi sistemleri ve açık denize dair elde edilmiş zengin veriler sayesinde geçmişe göre daha kolay. Lojistik ve tesisin devamlı olarak internete bağlı kalmasının sağlanması gibi kendine has sorunların da akılcı çözülmesiyle birlikte, balıkçılığın yeni bir dönüşümüne şahit olacağız.