Plastik ve plastik bazlı çözüm önerileri, su ürünleri yetiştiriciliği için dayanıklı ve önemli çözümler olsa da, petrol kökenli olmaları nedeniyle aynı zamanda deniz ekosistemi için en büyük sorunlardan birinin ayrılmaz ve dikkatleri üzerine çeken bir parçası.

Özellikle kafeste su ürünleri yetiştiriciliğinin vazgeçilmez yerine şu an için başka bir malzemenin konmasının neredeyse imkansız göründüğü halatlar ve bunların oluşturduğu sistemler de yüksek dayanımlı plastik hammaddeler kullanılarak üretiliyor ve bu malzemelerin kullanılırken yada işlevlerini yitirip ıskartaya çıktıktan sonraki akıbetleri de üzerinde konuşulması gereken bir konu.

Denizde kullanılan ve balıkçılıkla ilgili malzemelerin yerlerine denizle ve deniz ekosistemi ile daha uyumlu materyallerin konması hedefiye yapılan çalışmaların bir diğer ayağını yeni biyohalatlar oluşturuyor. Bu malzemeler biyomalzemeler kullanılarak imal edildiği için geleneksel olarak fosil kökenli plastik halatların yerini almaya aday. Bu halatların geliştirilmesine öncülük eden araştırma grupları plastikten yapılan halatlara kıyasla karbon ayak izini % 34’e varan oranda azaltma avantajından, dolayısıyla karbon ayak izini küçültme fırsatından bahsediyor.

Özellikle Avrupa Birliği’nin denizden sürdürülebilir fayda sağlamayı başarma hedefleri doğrultusunda, Mavi Biyoekonomi Raporu’nda daha bahsedildiği gibi su ürünleri yetiştiriciliğinden umudu yüksek ve su ürünleri sektörünün büyütülmesi için yeni sürdürülebilir ve çevre ile dost çözümlerin geliştirilmesi gerekiyor.

Üzerinde epey çalışılan ve araştırmalar yürütülen açık deniz kafesleri ve deniz yosunu yetiştiriciliği, birlik sınırları içinde en yüksek büyüme tahminine sahip olan alanlar. Fakat burada kullanılan halatlar geleneksel olarak fosil bazlı plastikten üretilmiş olduklarından, çeşitli aşamalarda plastik atık ve deniz kirliliği yaratma potansiyelleri var. BIOGEARS, su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılkan bu halatların üretiminde çevre ile daha uyumlu ekolojik alternatifler bulmak amacıyla tasarlanmış bir proje. Dört yıl boyunca AZTI teknoloji merkezi tarafından koordine edilen fikir, Nisan ayında sonuçlarını sundu.

Midye yetiştiriciliğinde denenen bu halatlardaki verimin, gelenesel materyaller kullanılarak yapılan yetiştiriciliğe göre daha yüksek olduğu sonucunu bulan araştırma ekibi, sürdürülen testler boyunca da işlevselliklerini ve dayanıklılıklarını korudular.

Midye ve yosun yetiştiriciliği için uygun olan biyo bazlı halatların veya ‘biyohalatların’ gerçek ortamda prototiplerini geliştirdik ve test ettik. Sonuçlar, biyohalatların açık denizde uzun hatlara asılı olarak ve raftlarda midye akvakültüründe kullanılan konvansiyonel halatların yerini alabilecek potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. diyor AZTI’de araştırmacı olan Leire Arantzamendi.

BIOGEARS projesi, biyohalatların prototiplerinin teknik, çevresel ve ekonomik açılardan sürdürülebilirliğini gözlemleyen ve değerlendiren araştırmacılar tarafından sürdürüldü.

Biyolojik olarak bozunabilirlik testleri, biyohalatların 20-30 °C’nin altındaki sıcaklıklarda deniz suyunda çözünmediğini gösterdi, compostability testleri ise bu halatların endüstriyel koşullarda, 58°C’nin üzerinde tamamen kompostlanabileceğini ortaya koydu. Bu durum, kullanım ömrünün sonunda endüstriyel kompostlama koşullarında organik geri dönüşümle atıkların sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesine yardımcı olacaktır.

Değerlendirilen prototipler arasında en iyi üretim performansına sahip olanı, geleneksel halatlara kıyasla yaşam döngüsü boyunca karbon ayak izini %34’e kadar azalttı.

BIOGEARS’ın üretimi için biyo bazlı biyopolimer gibi hammaddelerin maliyetleri şu anda daha yüksek olsa da, üretim performansı bu maliyet artışını telafi ediyor. Ayrıca, gelecek trendler, pazar talebini karşılamak için biyopolimer üretiminde bir artış öngördüğünden, bu malzemelerin fiyatını düşürebilir ve biyobazlı halatları daha rekabetçi hale getirebilir. diye belirtiyor Arantzamendi.

BIOGEARS projesi tarafından elde edilen sonuçlar, AB Biyoekonomi Stratejisi ve deniz atıklarını ve mikroplastikleri azaltma konusundaki Avrupa politikalarının uygulanmasıyla uyumlu olarak, sürdürülebilir ve çevre dostu bir su ürünleri yetiştiriciliği endüstrisinin oluşmasını sağlayacak ve biyolojik temelli bir değer zinciri yaratacak.

Kaynak: envirotecmagazine.com